Bizden sonraki nesil “amca” demeye başlamış. Yıllar yıllar önce son gördüğümde emekli olduktan sonra da gelip işleri devrettiği oğluyla birlikte çalışmaya devam ettiğini söylemişti.
Recep Erdoğan, benim neslimin “Recep Abi”si, bizden sonraki neslin “Recep Amca”sı, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin en mühim adamıydı. O kadar ki, anlı şanlı Mülkiye hocalarından bile daha önemliydi. Bu sözüme, Recep Abi’yi tanıyan, hiç olmazsa Üçüncü kattaki çay ocağında, daracık yerde çayını içenler mutlaka hak verecektir. Ne dekan, ne anlı-şanlı hocalar onun kadar otorite ve karizma sahibi olamazdı. Hatta bu mektepten yetişip de önemli mevkilere gelenler bile onun gölgesinden çıkamazlardı.
Sebebini anlamak, akademi camiasını ve Türkiye’yi kavramak demek.
Mülkiye geleneğinde hocaların öğrencilere ve herkese nazik davranması şarttı, memurlar da öyleydi. Koca fakültede bunun tek istisnası Öğretim üyelerinin bulunduğu binanın tek çaycısı aynı zamanda tek kralı olan Recep Abi’ydi. Telefonla çay isteyen hocaları fırçalar, “nerde kaldı?” diye ikinci kez arayanları tersler, çok kızarsa çayı-kahveyi götürmezdi. Masaya çayı vurarak koyar, fırsatını bulunca fırçasını koyardı. Kimse de bir şey diyemez, ondan çekinirdi. Hocalar arasında Recep Abiyi kızdırmamak gibi bir prensip hiç konuşulmadan benimsenmişti. Çünkü kaba-saba, ama çok dürüst bir adam olduğundan kimsenin şüphesi yoktu. Üstelik çayı da kahvesi de çok iyiydi. Uyanık öğrenciler çaktırmadan üçüncü kata çıkar, her sözü-fırçayı peşinen sineye çekerek bu ayrıcalığa nail olmaya çalışırdı. Elemeden geçemeyenler mutlaka kovulurdu.
Kendi dilinizle başınıza gelebilecek en büyük felaket çayına söz söylemekti.
Tipik bir Erzurumluydu. Muhafazakârdı. Siyasalın sol geleneğine kökten karşıydı. Ama vazgeçilmezdi. Dekanlar değişti, hocalar emekli oldu ve yavaş yavaş bu dünyadan çekildiler. Hiçbirinin eksikliği emekli olunca Recep Abi kadar hissedilmedi ve sonunda oğlunun başında durmaya ikna edildi.
Yolu Siyasal’a düşen eski bir öğrenci, girer girmez doğru üçüncü kata çay ocağına gider, gariptir Recep Abi hepsini ismiyle hatırlardı.
Mülkiyeli olmanın bir ayrıcalık olmaktan çıktığını söylüyorlar; belki doğrudur. Ama gelenekler kolay kolay kaybolmuyor. Mülkiye geleneği dendiği zaman ise rafine nezaketin, tevazuun, eleştirel aklın ve bol bol dedikodunun egemen olduğu 165 yıllık bir gelenek söz konusudur. Bu geleneğin en somut, en unutulmayacak figürü ise Çaycı Recep abiydi.
Ölümüne bir yakınımı kaybetmiş kadar üzüldüm.
Allah gani gani rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun.
Comments