top of page
  • Yazarın fotoğrafıMümtaz'Er Türköne

Torpil-mülâkat-liyakat

"Torpil karanlık dünyanın ve ilişkilerin sonucudur; kamuya açık mülâkatta hangi jüri üyesi parlak bir adayı liste dışında tutmaya cesaret edebilir? Torpil ve mülâkat düzeni, liyakati yok ederek iktidar binasının temelinden kürek kürek toprak alıp sağda solda tüketti."


(The Turkish Post) – MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE

Ağaç kurdu gibi, ahşabı kıtır kıtır kemirerek içerden çürüten asalak böcekleri gözünüzün önünde canlandırın. Torpil, bu asalakları özel olarak seçip oturduğunuz koltuğun tam da eklem yerlerine yerleştirmek demek. Torpil yapma gücüne sahip olan iktidar çevreleri, meselenin bir fırsat eşitliği ve adalet sorununun ötesine geçtiğinin, oturdukları koltuğu darmadağın ettiğinin farkında değiller.

Torpil-adam kayırma liyakati yok eder. Devlet kurumlarını bir yığın işe yaramayan, arkasını sağlam yere dayadığı için sorumluluktan ve emek harcamaktan kaçınan beceriksiz adamın eline teslim eder. Güç sahiplerinin koltukları çürürken, devlet gücü de fesada uğrar, etkisini ve saygınlığını kaybeder.

Ehliyetsiz kadrolar

Ehliyet, herhangi bir işi yapacak uzmanlık bilgisine, yeteneğine, yani yeterliliğine sahip olmak demek. Liyakat prensibi ise, ehliyet sahibi adaylar arasında mukayeseli olarak en yüksek niteliklere sahip olana o işi emanet etmek anlamına geliyor. Maşallah ülkemizde liyakat sorununu öne sürmenin bir anlamı yok, çünkü ehliyet sahibi olmayanlar her yeri doldurmuş durumda. Somut örneği yargı. KPSS barajı düşürülerek mesleğe atanan hakîm ve savcılardan, herkesten çok Adalet bakanlarının ve yüksek yargı bürokratlarının şikayetlerini hatırlayın.

Hep yanlış anlaşılan bir husustur. Torpil-adam kayırma faaliyeti, iktidar yanlılarının devlet kadrolarına doldurulmasından ve partizanlıktan çok önce, iktidar gücünü kullananların yakın çevrelerine kamu imkânlarını dağıtmalarıdır. Ha ihale vermişsiniz, rüşvet almışsınız, ha yeteneksiz ve yetersiz yeğeninizin öğretmen olarak tayinini sağlamışsınız. İkisi arasında hiçbir fark yoktur.

Sonucu bir de şöyle hesaplamayı deneyin.

2012 yılını dönüm noktası olarak alabilirsiniz. Büyük paralar akıtılarak AK Parti gençliğini yetiştirmek üzere TÜRGEV, TÜGVA isminde vakıflar kuruldu, Yunus Emre merkezleri ve Maarif kolejleri açıldı. Orta öğretim imanlı bir AK Partili nesli yetiştirmek üzere İmam-Hatipleştirildi. Her ile üniversiteler açıldı, iktidara yakın sermaye özel üniversiteler kuruldu ve bu üniversiteler parti referansları olan öğretim üyeleri ile dolduruldu.

Aradan tam 12 sene geçti. Peki sonuç?

31 Mart seçimleri ve kamuoyu araştırmalarında genç neslin iktidar partisinden kaçışı, eldeki en somut sonuçlardan biri değil mi? İmam Hatiplerde deist akımlar revaçta ve onca paraya ve imkâna rağmen dindar bir nesil yetişmiyor. Taşrada gösterişli kampüslere saklanmalarına aldırmayın, bugün o üniversitelerde dedikodudan başka bir şey üretilmiyor. Mezunlarının hali içler acısı.

Adaletsizlik

Gözüne öğretmenlik, kaymakamlık, hakîm-savcılık gibi bir devlet kadrosunu kestiren genç, bütün tanıdıklarını seferber edip etkili bir torpil arayışına giriyor. Torpil arayışı, etkin konumdaki siyasetçi ve bürokratlara kendi güçlerini ve itibarlarını kanıtlayacakları bir fırsat olarak görünüyor. Torpil yarışı, kesin bir kural olarak en yeteneksiz ama en çok ve etkili torpil bulan adayın lehine sonuçlanıyor. Böylece liyakatsizlik, kamu görevleri için genel-geçer bir nitelik haline geliyor.

Torpil ile memur olmak, ahlâk standartları dışında bir kişilik kuşanmak ve mesleği de o ölçülere uygun icra etmek demek.

Yıllar önce, çalıştığım fakültenin öğrenci işlerine Bülent Ecevit’in başbakanlığı sırasında gelen KPSS sınavı ile iki yeni memur alınmıştı. O iki memur hemen hemen 20 memurun işini görmeye, üstelik denilenleri anlayarak hatasız iş yapmaya başlamış, bütün havayı da olumlu biçimde değiştirmişti. KPSS, devlet dairelerinde bir devrim yaratmıştı. Ta ki şu mülâkat engeliyle eski düzene dönene kadar.

Yazılı sınavdan sonra mülâkat sınavı, adayın psikolojisini anlamak, görünüş ve davranış itibariyle o işe layık olup olmadığını gözlemek için yapılır, bilgiyi ölçmek için değil. Bizde mülâkat, torpile uygun kazananlar listesi hazırlamak için yapılıyor. Mülâkatı kaldırmak yerine, ehliyet standardına uymak için yazılı puanının ağırlığını arttırmak, sonra mülakatları halka açık veya kayıt altında yapmak kesin bir çözüm olabilir. Torpil karanlık dünyanın ve ilişkilerin sonucudur; kamuya açık mülâkatta hangi jüri üyesi parlak bir adayı liste dışında tutmaya cesaret edebilir?

Torpil ve mülâkat düzeni, liyakati yok ederek iktidar binasının temelinden kürek kürek toprak alıp sağda solda tüketti. Saray, iktidarının çöküşünü öncelikli olarak kendi eseri olan liyakat sorunu olarak ele alır ve yolsuzluklar-israf gibi iktidarı çürüten mülâkat düzenini kaldırırsa, belki bir on yıl sonra yeniden kendini toparlamasına yetecek kadrolara sahip olma fırsatını yakalayabilir.

Comments


bottom of page